Kendisini üstün ve kusursuz bir varlık gibi görmek isteyen kişi günün sonunda mutlaka görmek istemediği “gerçek benliği” ile yüz yüze gelir ve kendini acımasızca eleştirir.
Oysaki kusursuzluk bir ütopyadır.
Gerçek kişilik ile ütopik kişilik arasındaki fark, kişinin
“kusurluluğu” hatırlatan her durum ve kişiden kaçmasına neden olur.
Kişi eğer kaçamazsa ona “kusurluluğu” hatırlatan durum ve kişiye düşmanca duygular besler.
Sürekli ütopik kişiliğinin doyurulmasını isteyen kişi “kusursuz olmayan gerçeklikle” temas ettikçe ilişkilerinde sorun yaşar.
Oysaki kusurlu yanlarımızla yüzleşip onları kabul etmek kendimizi ve ilişkilerimizi iyileştirir. Çünkü kendi kusurlarını kabul eden kişi başkalarının kusurlarını da kabul edebilir.