Bir bebek ailesinin ve kültürün ona yüklediği beklentilerin içine doğar. Doğmadan önce “Sağlıklı olsun da ne olursa olsun” cümlesi bebek büyüdükçe “Şöyle olsun ama böyle olmasın” cümlesine dönüşmeye başlar. Çoğunlukla ebeveyn, kendi geçmişinde sevgi ve onay görmeyen “yanlış” taraflarını çocuğuna potansiyel tehlike olarak yansıtır. “Çocuğum benim gibi olmasın” “Şöyle güçlü olsun…böyle mutlu olsun…” şeklinde kültür ve dilin ondan beklediği şekillerde çocuğu yeniden inşa etmeye çalışır. Buraya kadar bir çocuğun gelişimine “gelecekte sıkıntı çekmesin” kaygısı ile yön vermek istemek gayet masumca görünebilir. Fakat değildir.
Bu yönü verirken çocuğun mizacı, becerileri, istekleri ya da istemedikleri ne olur? Çocuğun kendi tabiatını yıkma ve onu yeniden inşa etme yetkimiz var mı gerçekten?
Çocuk, kendi varlığının vazgeçilmez dev aynalarına bakarak benliğini varetmeye çabalarken sürekli düzeltilmeye çalışılan bozuk bir yapı muamelesi görmek onu ne kadar değerli hissettirir? Çocuklarımızı kabul etmek ve sevmek için onlardan daha neleri feda etmelerini bekleyebiliriz?